Haber

Fransa seçimleri Macron neden çok mutlu gözükmüyor?

Avrupa yeni bir seçim haftasını daha geride bıraktı. Geçen hafta Orban Macaristan’da, Vucic ise Sırbistan’da güven tazelerken benzer ama daha temkinli bir zafer ise Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un oldu. Son derece rekabetçi geçen bir Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasından sonra En Marche (Yürüyüş) partisinin lideri Macron oyların yüzde 27,60’ını alırken Rassemblement national (Ulusal Cephe) adına seçimlere giren Marine Le Pen tüm oyların yüzde 23,41’ini aldı.

Seçimler 24 Nisan tarihinde yapılacak ikinci tura kalırken, ikinci turda oyların yüzde 50’sinden fazlasını alan Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı olacak. Aşırı sağın adayı Le Pen’in ikinci turdaki en büyük destekçisi dünkü oylamada yüzde 7 civarında oy alan Eric Zemmour olurken, bütün Fransa Macron’un arkasında birleşecek gibi gözüküyor.

‘MACRON KAZANMAZSA FELAKET OLUR’

Partisini ortada bir zeminde tutmak isteyen Macron’a komünistler, sosyalistler ve yeşillerin destek olması ekleniyor. Cumhuriyetçiler isimli sağ partinin adayı Valerie Pecresse, “Macron kazanmazsa bunun felaket sonuçları olur” açıklamasında bulundu.

Solun uç noktasının adayı olarak bilinen Jean-Luc Melenchon ise ikinci tur için Macron’a desteğini açıklarken, “Kime asla oy vermeyeceğimizi biliyoruz” ifadelerini kullandı. Basit bir matematikle Macron’un ikinci turda oyların yüzde 70’ini alarak Fransa’da ikinci dönemine başlayacağı düşünülebilir ancak ekibinin o kadar rahat olduğunu söylemek doğru olmaz.

‘ALÇAK GÖNÜLLÜ VE KARARLI OLALIM’

2017 yılında Le Pen oyların yüzde 21,30’unu, Macron ise yüzde 24,01’ini alarak ikinci tura çıkmışlardı. Macron bu farkla da seçimi kazanmış olmasına rağmen dünkü ‘zafer’ konuşmasını yaparken temkinliydi. “Hiçbir şey bitmedi. Alçak gönüllü ve kararlı olalım!” Macron’un bu ihtiyatının ardında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile yükselen popülaritesinin tekrar ivme kaybetmesinin de payı var.

Macron’un sanayi bakanı Agnes Pannier-Runacher, “Şimdi Le Pen’in programının bir hiç olduğunu ispatlamalıyız” diyerek ikinci turun önemine atıfta bulunuyor. Parlamento ile ilişkilerden sorumlu bakan Marc Fesneau ise, “İlk turun sonucu ülkenin fotoğrafıdır” değerlendirmesinde bulundu. Bu fotoğrafa göre Fransa’da aşırı sağın ciddi bir tabanı olduğu görülüyor.

Kimi uzmanlara göre; Marcon ve Le Pen’i karşı karşıya getiren bu tablo aslında ülkede bazı kavramların tartışıldığını gösteriyor. Macron daha çok sermaye sahibi, şehirli ve Avrupa Birliği ile entegre halde yaşamak isteyen kesimin sesi olurken Le Pen, işçi sınıfı, kırsal kesimde yaşayan ve AB yerine ulusal bağımsızlık taraftarı insanların sesi olarak yorumlanıyor.

PARİS BELEDİYE BAŞKANI’NIN HAYAL KIRIKLIĞI

Seçimin en büyük sürprizlerinden biri ise Paris Belediye Başkanı olan Anne Hidalgo’nun sadece yüzde 1,74 oy alabilmesi oldu. Fransız politik analist Chloe Morin, “Sistemimizde sağın ve solun eski politikacılarını konsolide eden merkez parti var. Daha ılımlı alternatiflerin yok olduğunu görüyoruz” açıklamasında bulunarak Macron’un En Marche hareketini tanımlıyor. Macron’un ikinci turda galip gelme ihtimali çok yüksek olsa bile ülkenin yüzde 75’inin politikalarını onaylamadığı ortaya çıktı. Böylesi bir iklimle Elysee Sarayı’na geri dönmek, burada kalıcı olmak için daha çok çalışması gerektiği anlamına geliyor.

Macron ve Le Pen de 2017 yılından sonra oy oranlarını artırmayı başardı. Seçimlere 13 Kasım katliamlarının gölgesinde giren ülkede Le Pen ciddi bir sıçrama yapmış ve oyların yüzde 21,30’unu almıştı. Dün bu oranı yüzde 23,41’e çıkardı. Zemmour ve Dupont-Aignan gibi diğer aşırı sağ adayların da oy oranı düşünüldüğünde Fransa’da sağın yüzde 32,5’lik bir tabanı olduğu varsayılabilir.

Le Pen seçim başarısının ardından önümüzdeki iki hafta boyunca yoğun bir kampanya yapmayacak. Bugün ofisinde, bu hafta içinde France Inter ve TF1 gibi medya kuruluşlarına röportajlar verecek. Macron ise Le Pen’in güçlü olduğu Denain gibi kuzey bölgelerine giderek kampanya yapmaya devam edecek.

Editörün notu: Avrupa şimdilik liderlerini değiştirmiyor gibi gözüküyor. Almanya’da Merkel’in gitmesinin ardından Fransa’da da yönetimin değişme ihtimali kıta politikasının yeniden kurgulanmasını hızlandırabilirdi.

Kaynaklar: Le Monde, France24

Kaynak: Web Özel

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu