Haber

Lübnan’da kriz neden hala çok derin? Sistemi kilitleyen süreç…

Lübnan, 1975-1990 yılları arasında yaşadığı iç savaşın yaralarını sarmak ve huzur bulmak için defalarca sandığa başvurdu. İktidarlar ise dış borçları şişirdi. Ülkenin kamu borcu 2022’nin mayıs ayı itibarıyla 100 milyar dolar civarında. Yaklaşık 30 milyar dolarlık da bir dış borcun vadesi geçmiş durumda. Ülke, Mart 2020’de ise moratoryum (borçlunun, ödeme gücünü kaybetmesi nedeniyle borçlarının tümünü veya bir kısmını ödeyemeyeceğini ilân etmesi) ilan etmişti. Kriz çözülmüş değil. Ülkenin kısa sürede düzlüğe çıkması da beklenmiyor. Peki Lübnan bu noktaya nasıl geldi?

Son olarak Lübnan’ı gündeme taşıyan, altı aydır toplanamayan kabinenin, 7 eksikle de olsa ilk kez toplanabilmesi oldu. Azim Hareketi iktidarını boykot eden Gelecek Hareketi üyesi 9 bakan nedeniyle 3’te 2’lik katılıma ihtiyaç duyan 24 üyeli Kabine bir türlü toplanamıyordu. İki bakan şimdilik boykottan cayınca 17 sayısı bulundu ve Bakanlar Kurulu toplanabildi.

PATLAMA NOKTASI EKİM 2019

Krizin başlangıç noktasına işaret etmek gerekirse Ekim 2019’a dönebiliriz. Hükümet, WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamalarından yapılan sesli görüşmeleri vergilendireceğini duyurunca ortalık karıştı. Halk sokaklara döküldü. Yolsuzluklarla boğuşan ve kamu hizmetlerinin son derece zayıf olduğu ülkede bu vergi talebi “bardağı taşıran son damla” olarak görüldü.

Lübnan'da kriz neden hala çok derin? Sistemi kilitleyen süreç... - Resim : 1

Başbakan Saad Hariri’nin hükümeti aynı gün söz konusu verginin kaldırıldığını açıkladı ancak protestolar durulmadı. Halk değişim istiyordu. 1992-1998 ve 2000-2004 arası başbakanlık yapan, görevden ayrıldıktan dört ay sonra suikaste kurban giden Refik Hariri’nin oğlu Saad Hariri, 29 Ekim 2019’da istifa etti. Hariri, 21 Ocak 2020’ye kadar geçici olarak görevde kaldı.

Lübnan o günlerde gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 170’ine denk gelen 92 milyar dolarlık bir borç yüküne sahipti. Mart 2020’de Lübnan, tarihinde ilk kez moratoryum ilan etti.

Eylemler ve krizle geçen Covid’in ilk ayları sonrasında 4 Ağustos 2020’de, tüm yaşananlar yetmezmiş gibi Beyrut Limanı’nda korkunç bir patlama meydana geldi. Liman ve çevresini adeta yok eden patlamada 218 kişi yaşamını yitirdi, 7 bin 500’ü aşkın kişi ise yaralandı. Kaynaklar, patlamanın tahminen 10-15 milyar dolarlık bir maddi hasara sebebiyet verdiğini ifade etmekteydi.

Lübnan'da kriz neden hala çok derin? Sistemi kilitleyen süreç... - Resim : 2

Patlamaya sebebiyet veren ciddi derecede uçucu ve yanıcı amonyum nitrat yığınının bir depoda 6 yıldan uzun bir süredir denetimden geçmeden saklanmış olması, halkın tepkilerini büyüttü.

İSTİFA BİLE EDEMEDİ!

Söz konusu patlama ile ülke bir kez daha kendisini bir siyasi krizin içinde buldu. Hassan Diyab, patlamanın üzerinden bir hafta bile geçmeden, 10 Ağustos 2020’de istifa etti. Diplomat Mustafa Edib, o günlerde ülkeyi ziyaret edecek olan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da tavsiyesiyle 1 Eylül 2020’de başbakan oldu ancak hükümet kuramayınca o da 26 Eylül’de istifa etti. Ve bu istifayla koltuk yeniden Diyab’a geldi. Geçici olarak koltukta kalan Hassan Diyab -inanılması güç ancak- istifa ettikten yaklaşık bir yıl sonra 10 Eylül 2021’de görevinden ayrılabildi.

Diyab, “Dünyada istifa edip daha sonra sıkıştığınız tek iş… Lübnan siyasetinin rehinesiyim” diyordu.

Görevi 10 Eylül 2021’de devralan isim ise Necip Mikati oldu. Daha önce Nisan-Haziran 2005 tarihleri arasında 90 gün ve 2011-2014 arası 2 yıl 8 ay başbakanlık yapan Mikati, hala görevde. Kriz ise çözülemedi.

Lübnan’da para birimi yüzde 90’ın üzerinde değer kaybetti, ülke ekonomisi 2019 ile 2021 arasında yaklaşık yüzde 58 daraldı, elektrik kesintileri, ilaç ve benzin bulunamaması normal bir hale geldi. Dünya Bankası hazırladığı raporda krizi “yaşam standardına etki” açısından değerlendiriyor ve yaşanan durumun 1800’lerin ortasından bu yana dünyanın en kötü üç krizinden biri olarak niteliyordu.

HALK, BANKALARDAN SİLAH ZORUYLA PARASINI ALABİLİYOR!

Bunun yanı sıra bankalar, vatandaşlara döviz mevduatlarını veremezken bu durum çaresiz vatandaşların silahla bankalara girerek paralarını talep ettiği, aldığı ve ceza almadan kurtulduğu sayısız vakanın yaşanmasına neden oldu. Ülkeden gelen görüntüler oldukça çarpıcıydı.

Öte yandan Beyrut’taki BM görevlisi Najat Rochdi, “Bankaların yardım parasından faydalanması kabul edilemez” değerlendirmesinde bulunuyordu. Bankacılık sisteminin ülkeye yatırılan yardım parasının yaklaşık 250 milyon dolarını Ekim 2019’dan 2021’in bahar aylarına kadar iç ettiği ifade edildi. Bu bile aslında sistemin girdiği krizi anlatmaya yetiyor.

24 Ocak 2022’de IMF, Lübnanlı yetkililerle görüşmelere başladı. 7 Nisan’da Lübnan’a dört yıl boyunca yılda 3 milyar dolar yardım sağlanmasına ilişkin anlaşmaya varıldı. Kabine ise hazirandan aralık ayına kadar 6 ay boyunca boykot nedeniyle toplanamadı. Sistem ise adeta tamamen kilitlenmiş durumda. Ülke IMF’nin de önerdiği üzere reformlar bekliyor. Devasa reformların gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ise dev bir soru işareti…

metin.aktasoglu@haberglobal.com.tr

Kaynaklar: France 24, Reuters, The National, Dünya Bankası, IMF, Euronews, Haberglobal.com.tr

Kaynak: Web Özel

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu